Damla Kehribar, ardıç ve çam ağacı familyasının yaralarını iyileştirmek için salgıladığı reçinenin toprak altında 10 milyon ila 50 milyon yıl boyunca kalarak sertleşmesi sonucu oluşan değerli bir fosildir.
Kehribar, halk arasında değerli bir taş olarak bilinmektedir. Aslında bir ağacın fosilleşmiş olan reçinesidir. Kehribar, birbirinden farklı renklere sahip olarak günümüze kadar gelmiştir. Genel olarak ta süs eşyası yapımında kullanılmaktadır. Tarihe bakıldığında da şifa olarak fayda sağladığı görülmüştür. Kehribar saydam yapıda ve oldukça kırılgandır. Ayrıca kırmızı renkten açık sarıya kadar birçok renkte görülebilmektedir.
Kehribar Maddesinin İnsan Sağlığına Faydaları Nelerdir?
Kehribar taşı, etkileri nedeniyle şifalı taş olarak sayılmaktadır. İnsan sağlığına olan etkilerinden dolayı şifalı olarak nitelendirilmekte olan kehribar taşının vücuda birçok olumlu yönde etkisi bulunmaktadır. Bu taş, takı aksesuarı olarak çok sık bir şekilde kullanılmaktadır. Bunu örneklendirecek olursak, kehribar taşından yapılmış olan gerdanlık takısı, troid bezi ve de boğaz enfeksiyonlarının oluşumunu engeller. Yine kehribardan yapılan gerdanlık, guatr hastalığının oluşmasını önlemektedir. Astım ve bronşit gibi solunumla ilgili hastalıkların oluşmaması ve iyileşmesi, kehribar taşının insan sağlığına olan etkileri arasında yer almaktadır.
Çoğu insan alerji sıkıntısı yaşamaktadır. Bu olumsuz etkiler doğurabilen alerji sorunu, kehribarın iyileştirici gücü sayesinde önlenmektedir. Ağrılar için de, kehribar taşı büyük bir önem taşımaktadır. Yapılan gözlemler sonucunda özellikle de romatizmal ağrıları olan kişiler için kehribar taşı oldukça önemlidir. Bu taşın ağrıları giderme gücünden faydalanmak için, taşı ağrı bulunan yere sürmek yeterlidir. Böylece taşın sürüldüğü bölgedeki ağrıda azalma meydana gelir. Kehribar taşının sindirim sistemine de oldukça fazla olumlu katkıları bulunmaktadır. Kehribarın, bağırsakların düzenli ve sağlıklı çalışmasını sağlaması da en büyük özelliklerinden biridir.
Avrupa’daki kehribar yatakları en çok Romanya, İsveç, Ukrayna, İngiltere ve Hollanda’dadır. Bunlar kehribarın ikinci vatanları sayılmaktadır. Aslında İskandinav ülkeleri ve Polonya’nın Baltık Deniz’i en önemli kehribar yataklarındandır.
Kehribarın Yapısı Nasıldır ve Nerelerde Oluşur?
Geçmiş hakkında araştırma yapmış olan bilim insanları, araştırmalarında genellikle fosillerden yardım almaktadırlar. Fosillerin geçmişi ise, milyonlarca yıl önceye kadar dayanmaktadır. Sıklık olarak süs eşyası yapımında kullanılmakta olduğunu söylemek mümkündür. Baltık Denizi’nden çıkarılan kehribar, yıllarca kadınların süs eşyalarının yapımında kullanılmıştır.
Fosiller, bazen kendini kömür ve petrol gibi madenlerle gösterse de bazı durumlarda daha farklı göstermektedir. Bu duruma verilebilecek en iyi örnek, kehribar maddesidir. Yapılan incelemeler neticesinde kehribarın içerisinde fosilleşmiş canlılara bile rastlanmıştır. Şifalı taş olarak kabul edildiğini de yukarıda belirtmiştik.
Kehribarın bileşiğinde, oksijen, hidrojen, karbon ve de süksinik asit bulunmaktadır. Kehribar yapı itibariyle incelendiğinde, bu taşın aşırı derecede saydam olması dikkat çeken ilk özelliktir. Sahip olduğu ultra yumuşaklık ve hafiflik, kehribarın özelliklerinden bazıları olarak bilinmektedir.